Perşembe, Eylül 28, 2023
Ana SayfaTarihTürkistan Halklarının Ortak Trajedisi: Ürkün

Türkistan Halklarının Ortak Trajedisi: Ürkün

Türkistan’ın büyük isyanı ve ürkün

1916 yılı Türkistan’daki Büyük İsyan’ın Rusya Çarlığı tarafından zulümle bastırılması, Türkistan halkının nüfusunun azalmasına ve bazılarının topraklarını terk ederek Çin’e göç etmesine neden olmuştur. Ulusal egemenlik için ayaklanan halkın Milli Mücadelesi, Kırgızistan tarihinde Ürkün (Büyük İsyan) adıyla anılmaktadır.


1916 Yılındaki Trajedinin Nedenleri

19. yüzyılın sonlarına doğru Rusya Çarlığı’nın Türkistan topraklarını işgal etmesi ile Kırgızlar, Çarlık rejiminin yönetimi altında yaşamaya başlamıştır. Türkistan toprakları bölgelere ve eyaletlere bölünmüş ve verimli topraklara Ruslar yerleştirilmiştir. Çarlık zulümlerinin artarak devam etmesi ve yerel halkı ezerek kendi topraklarında pasifize etme politikası 1916 yılında Türkistan’daki ayaklanmaların başlangıcı olmuştur. Çar İkinci Nikola’nın 1. Dünya Savaşı sırasında Rusya’nın askeri ihtiyacı için “askere alma kararnamesi” çıkarması ise tüm Türkistan toplumunun sabrını taşıran son damlaydı. 25 Haziran 1916 tarihinde duyurulan kararnameye göre 19-43 yaş arası erkekler Rus cephelerinde savaşmaya zorlanıyordu. Yoksa, 1976’da Alay Kırgızlarının lideri Kurmancan Datka ile Rusya Çarlığı’nın imzaladığı ”Barış Antlaşması”na göre Rusların başka ülkeler ile olan savaşları için Türkistan halkı asker olarak alınmayacak idi.

Rusya Çarlığı ve Kırgızlar.

İsyan tüm Türkistan’ı kapsamış görünse de bölgelerdeki ayaklanmaların koordinasyonunu yapan hiçbir güç yoktu. Ayaklanmalar yer yerde kendi kendine ortaya çıkmıştır.

1931 yılında Kırgızistan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin (ÖSSC) Bölgesel Komitesi’nin ikinci sekreteri Bayalı İsakeev Ürkün’ün 15. yıldönümüyle ilgili yaptığı rapora göre isyanın ortaya çıkmasının dört nedeni vardır: Çarlık iktidarın sınırsız sömürüsü ve dayanılmaz baskısı; Kırgız bay-manapları (zenginleri) ve feodal hükümdarları tarafından işçi sınıfının ezilmesi; emperyalist savaş; yerel toplumun cephe alanlarında çalışmaya zorlanması.

Büyük İsyan: Kırgızistan’daki ayaklanmalar

Büyük İsyan 4 Temmuz 1916 yılında Semerkant bölgesinin Hocent şehrinde başlayıp kısa bir sürede Sır Derya, Fergana bölgelerine de yayılmıştır. Fergana’da gerçekleşen ayaklanmalarda çoğunluğu Kırgızlar oluşturmuşlardır. Andicanlılar cepheye gönderilecek insanların isimlerinin yazılı olduğu listeyi yok edip iktidarın temsilcilerine saldırmışlardır. Hokand, Namangan bölgelerinde Kırgızlar Talasbay Alıbayev’in yöneticiliği altında ayaklanmıştır. Milli mücadele, sonradan Ketmen-Töbö, Çatkal ve Toguz-Toro vadilerinde devam etmiştir. Özgön şehrindeki ayaklanmalar şiddetli geçmiştir. Kırgızistan’ın güneyindeki ayaklanmalar Ağustos ayına kadar devam etmiştir.

Baskına uğrayan Kırgız obası.

Ülkenin küzeyinde (Isık-Göl, Çüy bölgeleri civarı) gerçekleşen ayaklanmalar Türkistan’ın diğer bölgelerine göre daha çok şiddetli geçmiştir. Isık-Göl’ün Çaar-Arça ovasında çocuk ve kadın demeden Rus Kazakları 500 civarında Kırgızı kurşuna dizmiştir. Burada halk güçlü tarzda silahlanmış çar askerleri ile savaşmak zorunda kalmıştır. İsyana Kırgızlar ile beraber bu bölgede yaşayan Uygurlar, Dunganlar ve Kazaklar da katılmıştır.

İsyanın sonucu ve Ürkün

Kızgın ve umutsuzluğa kapılan halk kendilerini savunmalarını sağlayacak her nesne ile (sopa, taş, bıçak, ketmen, orak, kılıç ve silah) silahlanarak çar askerleri ve temsilcileri ile savaşmıştı. Ancak milli mücadele başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Halkın silahsız isyanı esnasında çok sayıda insan ölmüştür. Çar askerlerinin baskılarına dayanamayan Kırgızlar kendi ata topraklarını bırakıp Çin’e göç etmek zorunda kalmışlardır. İsyanın şiddetle bastırılıması sonucunda, bölgenin nüfus sayısı %42 azalmıştır ve 150 bin civarında kişi Çin’e göç etmiştir. Onların ne kadarının ölü ve kayıp olduğu ise hala belirsiz. Sonradan bu isyan halk içinde Ürkün adıyla anılmaya başlanmıştır.

Göç sırasında çocukları ile bir Kırgız kadını.

Günümüzde “Ürkün” kelimesinin hayvanlar için kullanıldığı yönünde bir tartışma mevcut. Oysa Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lugati’t Türk adlı eserinde “Ürkti” ve “Ürkün” kelimeleri şu şekilde açıklanmıştır: 

Goy ürkti: Koyun (gece ya da gündüz, kurt ya da benzer bir şey nedeniyle) ürktü;
bodün ürkti: Düşmanın ortaya çıkmasıyla birlikte halk ürktü ve dehşete kapıldı;
Ürkün: Düşmanın yaklaşması nedeniyle halkı saran ve kalelere ve hisarlara kaçmalarına neden olan dehşet ve korku.


Çin’e göç eden Kırgızlar 1917 yılı bahar aylarında kendi topraklarına geri dönmeye başlamışlardır ve bu dönüşleri Rusya Çarlığı’nın sona ermesine vesile olmuştur. Ancak 1920’lerde ülkedeki siyasi düzen ve karışıklıklar, Kırgızların ülkeye dönmesini yavaşlatmıştı. 1921-1922 yıllarında yürütülen toprak reformları esnasında daha fazla kişi Çin’den dönmeye başlamıştı. Bu göç zamanında da doğal koşullardan, açlıktan ve hastalıklardan dolayı çok sayıda insan hayatını kaybetmiştir.

Milli Mücadele olarak kabul edilmesi

Türkistan’da Sovyet iktidarının kurulmasından sonra 1926 yılında Kırgızistan ÖSSC üst düzey yöneticileri tarafından, 1916 yılındaki olaylar, ulusal egemenlik yolunda verilen mücadelelerin başlangıcı olarak kabul görmüş ve bu kapsamda 10. yıldönümü anma törenleri ilgili bir kararname kabul edilmiştir. Bununla ilgili Halk Komiserleri Konseyi’nin yöneticisi Cusup Abdrahmanov bir bildiri yapmıştı. Bildiride 1916 yılındaki Kırgızların isyanının ilk başta sınıfsal ayrımcılık niteliğini taşıyan bir ulusal mücadele olduğunun ancak isyanların Rus askerleri ve köylüleri tarafından şiddetle bastırılmasının ve Çarlık güçlerinin uluslar arasındaki nefreti körüklemesinin mücadelenin sınıfsal ayrımcılık yönünü ortadan kaldırdığını belirtmişti.

Sovyet Hükümeti Ürkün meselesine ihtiyatlı yaklaşmıştır. Bu olayın incelenmesinin Orta Asya halkları (Türkistan bölgesi Sovyet döneminde Orta Asya olarak adlandırılmaya başlamıştır) arasında Ruslara karşı kin ve nefret oluşturabileceği düşüncesi hakimdi. Zaman geçtikçe unutturulmaya çalıştırılmıştı. Sovyet döneminde yapılan araştırmalarda Ürkün ile ilgili objektif ve tarihsel bir değerlendirme yapılmamıştı.

Bişkek’teki Ata-Beyit Mezarlığı’nda milli mücadelenin kurbanlarının anısına yapılmış Ürkün Anıtı.

Kırgızistan’ın bağımsızlığa erişmesinden sonra Kırgız bilim adamları tarafından bilimsel araştırmalar yapılarak birçok makale ve kitaplar yayımlandı. Ancak dünya tarihinde Ürkün hakkında bilimsel ve objektif bir değerlendirme yer almamıştır.

Günümüzde Milli mücadele sırasında gerçekleşen ve henüz incelenmemiş tarihi olayların ele alınarak kapsamlı bir çalışma yapılması yerinde olacaktır. Ürkün sadece Kırgızların değil tüm Orta Asya halkının ortak trajedisidir. Büyük İsyan’ın dünya tarihinde yer alması için Orta Asya bir diğer deyişle – Türkistan ülkelerinin birlikte çaba göstermesi gerekmektedir.

BENZER İÇERİKLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler İçerikler