Çarşamba, Kasım 29, 2023
Ana SayfaTarihTarihi Değiştiren Başarısızlıklar

Tarihi Değiştiren Başarısızlıklar

Tarihe damga vuran her ismin hayatı elbette baştan sona başarı hikayeleriyle dolu değil. Herkes gibi onların da başarısızlarla sonuçlanan teşebbüsleri, acı dolu tecrübeleri var. Başarı hikayelerinin tarih değiştirdiği düşüncesi sebebi ile tarih sayfaları hep başarı hikayelerinden söz eder. Oysa bazı başarısızlıklar vardır ki, tarihin akışını tamamen değiştirmişlerdir. 

Çok bilindik başarı hikayelerinin arkasındaki başarısızlıklardan bazıları var ki; ilk tercih ettikleri yolda başarısız oldukları için hayat onları ikinci tercih yapmaya zorlamış, bütün insanlık veya bazı toplumların tarihini etkileyecek kadar önemli hale getirmiştir. Bu kişiler seçtikleri ilk yolda yenilgiye uğramasalardı belkide tarih çok farklı yazılacaktı ve biz onları hiç tanımayacaktık. İşte büyük adamların, kaderin cilvesi diye tanımlanabilecek başarısızlıkları: 

John J. SİRİCA: ünlü bir boksör olmak için yanıp tutuştu, ailesinin bütün itirazlarına rağmen Georgetown’daki evini bırakıp Miami’ye, hayalinin peşinden koşmaya gitti. Gerçektende herşey istediği gibiydi, iyi boksör olma yolunda emin adımlarla ilerliyordu. Taki Miami’ye gelmeden önce girdiği avukatlık sınavını geçtiğini öğrenene kadar . . . Oysa sınavda başarılı olabileceğine hiç ihtimal vermemişti. 

Ailesine duyduğu sorumluluk hissi baskın gelince kariyerine hukuk alanında devam kararı aldı. Genç boksör Sirica Washington’da ABD Bölge Hukuk Mahkemesi Baş Hakimi olacak, büyük akis uyandıran siyasi rüşvet ve ağır ceza davalarına başkanlık ederek hepsinin altından başarı ile kalkacaktı. Tarih hiçbir zaman “Watergate davasına Sirica’dan başkası başkanlık etseydi ne olabilirdi?” sorusunun cevabını veremeyecek.

Ulysses S. Grant (Çiftçi): ABD’nin 18. başkanı gençliğinde çiftçiydi. Kayınpederinden kalan toprakları değerlendirmeye çalışıyordu; fakat meslekte geçirdiği bir kaç senede gerek kuraklık, gerekse fazla yağmur yüzünden başarısız olmuş; mahsulleri zarar gördüğü için çok para kaybetmişti. Son olarak çiftliğinin yakınında çıkan yangın bardaktaki son damlayı da taşırdı: Artık çiftçilik yapmayacaktı. 

Aslında Grant’in hayatı dizi film gibi geçmişti. West Point Askeri Akademisi’ni kazanmıştı, fakat okuldaki notları disiplin ve akademik başarı mahrumiyetini gösteriyordu. Buna rağmen binicilik ve eskrimde çok başarılıydı. Askerleri idare etmede de belli yeteneği vardı. Lakin ordudan da içki alışkanlığı yüzünden uzaklaştırıldı. 

Çiftçilik macerası bundan sonra başladı. Ancak kader onu ilk mesleğine döndürdü. İç savaş başladığında Kuzey ordusu, Illinois’den gelen gönüllülere komutanlık yapmak üzere albaylık rütbesi ile Grant’i geri aldı. General Grant girdiği bütün çatışmaları zaferle bitiriyordu. Sonuçta Kuzey ordularının baş komutanlığına yükseldi. 

Savaş sonrası yeniden yapılanma karmaşasında Amerikan başkanlığına adaylığını koydu. Ancak sekiz yıllık görevi boyunca Amerikanın gördüğü en beceriksiz başkanlarından biri olmuştur. Savaşta insanları çok iyi değerlendirdiği halde aynı yeteneği politikada gösteremedi.

Georges Clemenceau (doktor): Babası tarafından tıp tahsili için ailesinden uzağa, Paris’e geldi. Ancak bütün gayesi kendisi gibi düşünen arkadaşlarıyla Fransa’daki imparatorluk rejimi yerine cumhuriyeti getirmekti. Genç öğrenci tıp eğitimini sürdürürken radikal eylemlerine, yandaşlarının sayısını artırmaya devam ediyordu. Bu durum hükümetin dikkatini çekti. Gizli polis peşinde dolaşmaya başladı. 

Zamanla daha da cesurlaştı, Le Travail adlı gazete kurdu. Rejimi yeren yazılarından dolayı hapse atıldı. 73 gün sonra serbest bırakıldı, dava arkadaşlarıyla temasa geçip kraliyet yönetimini devirmek üzere devrimci eylemlerine devam etti. Fakat tıp eğitimini tamamlamak için eylemlere aktif katılımdan vazgeçmek zorunda kaldı. Diplomasını aldıktan sonra Amerika’ya yerleşti. 

Sedan’ın düşerek rejimin değişmesinden hemen sonra Paris’e döndü ve siyasi hayata adım attı. Yazdığı baş yazılardan dolayı Kaplan (le tigre) lakabını aldı, 1. Dünya Savaşında Fransa başbakanı kendisi idi. Siyasi kişilik ve tecrübeli devlet adamı olmanın ötesinde değerlere sahipti. 

1. Dünya Savaşı sırasındaki bombardımanda Paris’in yaşadığı zor günlerde Fransız halkının en büyük yol göstericisi diye hatırlanır. Versailles Barış Anlaşması’nda önemli rol oynadı. 1894’te yahudi bir Fransız subayının casuslukla suçlandığı Alfred Dreyfus Davası’nın yeniden açılmasını sağlayarak başarısının doruğuna ulaştı.

BENZER İÇERİKLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler İçerikler