Orta Asya’nın zorlu doğa şartlarında, göçebe bir yaşam tarzının gereği olarak kıl çadırlar yapılmaya ve kullanılmaya başlanmıştır. Nispeten daha büyük olan ve topluluğun liderinin kaldığı çadıra otağ (otak) adı veriliyordu. Bugün kullandığımız “oda” kelimesinin de buradan geldiği bilinmektedir. İlk kıl çadırı Moğolların kullandığı bilinmekle birlikte, otağ isminin ilk kullanımına ise Selçuklu döneminde rastlanılmıştır. Malazgirt Zaferi ile birlikte Anadolu’da da boy göstermeye başlayan kıl çadırlar bugün anma törenlerinde kullanılmaya devam etmektedir. Bunlara Bitlis’in Ahlat; Muş’un Malazgirt ilçesinde yapılan ve her yıl devlet büyüklerinin katılımı ile yapılan törenler örnek gösterilebilir. Bu törenlerde Selçuklu, Kırgız ve Kazak motiflerinin tercih edildiği kıl çadırlar dikkat çekmektedir. Han Otağı ise Van’a bağlı Ulupamir Mahallesi’nde yaşayan Kırgız çadır ustaları tarafından kurulmaktadır.
Beylik döneminin akabinde kıl çadırlar, Osmanlılar tarafından da kullanılmıştır. Keçi kılından yapıldığından sert iklim koşullarına dayanıklı olmasının yanı sıra hem sağlıklı olması hem de taşıma kolaylığı ile Türk tarihi boyunca tercih sebebi olmuştur. Sağlam kazıklar çakılmak suretiyle yere sabitlenebilen kıl çadırların özlemi, yerleşik yaşama geçen Türkler tarafından uzun süre çekilmiştir. Zira çadır yaşamı özgürlüğün ve bağımsızlığın simgesi olarak görülmekteydi. Bazı Arap kaynaklarında İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in de yörük çadırında kalmayı tercih ettiği ve bundan memnun kaldığı yer almaktadır. Çöl iklimine son derece uygun olan bu çadırlar, zararlı haşerelere, sıcağa, yanmaya karşı dayanıklılığı ile bilinmektedir.

Osmanlı döneminde kullanılan padişah çadırları, seferlerden veya seyahatlerden önce “hayme mehterleri” denilen gruplar tarafından kurulurlardı. Kıl çadırlar yüzyıllar boyunca Osmanlılar tarafından kullanılmaya devam edilmiştir. Egemenliğin simgesi olarak görülen kıl çadırlar, aile yaşamının sürüldüğü mekanlar olarak Türk kültüründe kendine has bir yer bulmuş mekanlardır. Günümüzde ise kültürel aktivitelerin yapıldığı ve Türk kültürünün yansıtıldığı mekanlar olarak kullanılmaya devam ediliyor. Ayrıca ticari maksatlarla kafeterya, düğün salonu, restoran vb. amaçlarla da kullanılmaktadır. Kıl çadırlar diğer geçici yapılara göre daha hesaplı ve daha hızlı kurulmaları yönüyle tercih sebebi olmaktadır. Kullanışlı ve elverişsiz hava şartlarına karşı dayanıklı olmaları nedeniyle eskisi kadar olmasa bile ilgi çekmeye devam etmektedir.