Özbekistan Orta Asya’nın büyüleyici ülkelerinden biri ve Büyük İpek Yolu üzerindeki Semerkant ve Buhara gibi tarihi şehirleriyle ünlüdür. İngiltere’nin iki katı büyüklüğünde olan ülke, zengin bir kültürel mirasa ve geleneğe dayanan uzun bir tarihe sahiptir. Özbekistan, dört önemli UNESCO Dünya Mirası olan şehirlerine ve altı UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras listesine ev sahipliği yapan nadir ülkelerden biridir. Ziyaret edilecek önemli yerlerden, yapılacak şeylerden ve çok çeşitli gezi turlarından oluşan zengin bir listeden sizin için Özbekistan’da mutlaka görülmesi gereken yerler arasından 5 yeri sizler için derledik.
#1 Semerkant

“Semerkant – Kültürlerin Kavşağı”, bu şehri UNESCO Dünya Mirası olarak tanımlamak için kullanılan resmi bir isimdir. Semerkant antik çağların imgelerini çağrıştırmaya ve efsanelere sahip şehir olarak günümüzde modern şehir olmanın yanı sıra geçmişteki tarihi yüzünü ve dokusunu muhafaza etmeye devam ediyor. Arkeolojik kazılar, 3500 yıl öncesine dayanan bir geçmişi ortaya çıkarmıştır; MÖ 7. yüzyılda inşa edilen Afrasiyab kenti arkeolojik kazılar sonucu ortaya çıkmıştır.
Bölge farklı kültürleri kendi içinde eritmiş ve sürekli kendini yenileyerek cazibesini korumuştur. Büyük İskender ve Cengiz Han tarafından istila edilen şehir, Büyük Timur İmparatorluğu‘nun görkemli başkenti olmuş ve İslam mimarlığı ve sanatının gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Registan meydanı, Bibi Hanum ve Gur Emir Türbeleri, Şah-i-Zinda kompleksi, Afrasiyab ve Uluğbek Rasathaneleri kaçırmak istemeyeceğiniz yerlerdendir.
#2 Buhara

Buhara’nın tarihi merkezi, birkaç yüzyıl boyunca İslam teolojisi ve bilimin gelişimi için önemli bir üs olmuştur. İyi korunmuş şehir merkezi, UNESCO tarafından örnek bir orta çağ kenti olarak tanınmıştır. Buhara’da şehir planlaması, kentsel, ekonomik ve bilimsel gelişim, Orta Çağ’da İslam Dünyası üzerinde büyük bir etkiye sahipti. En eski mimari anıt, 10. yüzyıldan kalma İsmail Somoni’nin mezarıdır.
Buhara 16. yüzyıla kadar 7 asır boyunca yüzlerce cami, medrese ve öğrenim yerleri ile tasavvuf çalışmaları için en büyük İslami merkezi olmuştur. Dünyaca ünlü bilim adamı İbn-i Sina, Buhara yakınlarında doğdu ve orada büyüdü. Buhara’da, tarihi mirasın tadını çıkarmak ve orta çağ dönemini canlı yaşamak için şehri ziyaret etmenizi ve şehir çevresini yürüyerek gezmenizi tavsiye ederiz.
#3 Hive

Özbekistan’daki ilk UNESCO Dünya Mirası alanı olan Hive şehri, 1990 yılında eski İpek Yolu geleneklerinin olağanüstü mirasındaki önemiyle dikkat çekmiştir. Şehir kelimenin tam anlamıyla eski şehrin iç kısmı olarak tercüme edilen İçen Kalenin çamur duvarlarıyla çevrilidir. Kendi içinde 51 anıt ve yaklaşık 250 evi barındıran şehir bir açık hava müzesi olarak bilinir ve ziyaretçilerin eski dünya kentini canlı yaşamalarına olanak sağlamaktadır.
Cuma minaresinden ya da şehir surlarından aşağı bakıldığında, 21. yüzyıl olduğuna inanması zor gelir insana. Cebrin kurucusu olan Harezmi bu şehirde doğmuş ve dünya algoritmayla burada tanışmıştır. Bu büyüleyici şehrin tarihinde yer alan hikayeleri tanımak için şehri tur rehberiyle gezmeniz sizin için daha zevkli olabilir.
#4 Şehr-i-Sebz

Timur İmparatorluğunun bu gelişen şehri olan Şehr-i-Sebz, büyük orta çağ fatihli Emir Timur‘un doğum yeridir. Tarihinin 2000 yıl öncesine uzanmasına rağmen, şehir 14. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar olan döneme ait olağanüstü anıtlara sahiptir. Timur’un şehir planlamasıyla inşa edilen şehir hala kendi görkemini koruyor. Timur mimarisinin en önemli ve en belirgin örneklerinden biri olan Ak Saray (beyaz saray) Timur döneminde yazlık saray olarak yaptırılmış, 65 metre yüksekliğindeki giriş kısmı ayakta kalmayı başarmıştır. Şehri ziyaret ederek bu görkemli yapıyı görebilir ve Timur dönemini canlı yaşama fırsatını yakalayabilirsiniz.
#5 Taşkent

Özbekistan’ın başkenti olan Taşkent 3 milyonluk nüfusu ile Orta Asya‘nın en büyük şehridir. Bu büyük metropol, şehirdeki doğu mimarisiyle inşa edilen yapılar, Sovyet planlı sokakları ve cam kaplamalı gökdelenleriyle modern dünyanın nadir şehirlerinden biridir. Modern Taşkent bölgesi MÖ 5.-3. Yüzyıllara kadar uzanan tarihe sahip bir yerleşim yeridir. Adı kelimenin tam anlamıyla “taş şehir” olarak tercüme edilir. Tarihte birkaç kez tahrip olmuştur; En son hasar 1966 yılında yaşanan ve çoğu tarihi yapıları yok olmasına sebep olan depremdir. Böylece günümüz Taşkent’i çok çeşitli restoran ve alışveriş olanaklarına sahip modern bir şehir olarak karşımıza çıkmaktadır.