29 Eylül 1758’de Norfolk’da bir köy papazının 11 çocuğundan altıncısı olarak dünyaya gelen Nelson, henüz on iki yaşında Kraliyet Donanması’na girmişti. Denizcilik macerası, 1771’de, sıradan bir denizci ve dümenci olarak Raisonnable gemisine atanmasıyla başladı. Doğu ve Batı Hint Adaları ile Kuzey Kutup Bölgesi’ndeki görevini tamamladığında 18 yaşındaydı. 1777’de teğmenliğe yükseldi ve yeniden Batı Hint Adaları’na gönderildi, Amerikan Bağımsızlık Savaşı esnasında Amerikalı ‘asilere’ karşı savaşmıştı. Haziran 1779’da, 20 yaşında geldiğinde ise Fransızlardan ele geçirilmiş, yirmi sekiz toplu Hinchinbroke firkateynin kaptanıydı. Nelson hayatının bu döneminde Nikaragua’daki İspanyol San Juan kalesine düzenlenen saldırıda yer almış, ilk kez yenilgiyi tatmış, ağır bir sıtma rahatsızlığı geçirmiş ve İngiltere’den bağımsızlıklarını kazanmaya çalışan Amerikalılara karşı savaşmıştı. Bulunduğu birçok muharebe sonrasında, yenilikçi ve atak bir subay olarak ün kazandı. Aynı zamanda muharebeyi ateş hattında yöneten bir liderdi. Bunun bedelini fiziksel olarak da ödedi: Katıldığı muharebelerin birinde, bir gözünü kaybetti; bir diğerinde ise sağ kolu bir tüfek topu tarafından paramparça edildi ve kesilmek zorunda kaldı. Ne var ki bu kayıplar, Nelson’ın başarısını engelleyemedi.
Motivasyonun adı: Nelson Dokunuşu
Askerlerine verdiği savaşma ilhamının eşsizliğini tanımlamak için literatüre ‘Nelson Dokunuşu’ (The Nelson Touch) şeklinde bir deyim girmesine neden olan Nelson, kariyeri boyunca deniz tutması hastalığından muzdarip bir denizci ve savaşlarda tek kolu ve tek gözünü kaybetmiş bir asker olmasına rağmen, şüphesiz ki tarihin gördüğü en başarılı kumandanlardan biriydi.

Nil Savaşı, 1 Ağustos 1798 , Thomas Whitcombe , 1816, Ulusal Denizcilik Müzesi . İngiliz filosu Fransız hattına dayanıyor.
Nil Savaşı Kahramanı Nelson’a Osmanlı nişanı
1798’e gelindiğinde, Avrupa’nın hatırı sayılır bir kısmını ele geçirmiş olan Napolyon, en büyük düşmanı İngiltere’nin, sömürgesi Hindistan’a giden yolunu kesmek için Osmanlıların kontrol ettiği Mısır’a gözünü dikmişti. Napolyon’a göre Mısır, Cebelitarık ile birlikte İngiltere’nin sömürgelerine uzanan rotadaki en önemli istasyonlardan biriydi. Bu sırada Osmanlı tahtında III. Selim oturuyordu. Napolyon ünlü Mısır seferine başlayınca, İngiltere ve Osmanlı bu durumdan fazlasıyla rahatsız oldu. O esnada Osmanlı’nın Napolyon’la denizde cebelleşecek durumu yoktu. Bu iş, Nelson’un sırtına yüklenmişti. Kendisine verilen emir netti: Napolyon’a denizde nefes aldırmayacaktı!
Akdeniz’de ve hatta bir ara Cebelitarık’tan Okyanusa da çıkarak Napolyon’un donanmasını arayan Nelson, bir türlü düşmanını bulamıyordu. Adeta Akdeniz’de iki donanma köşe kapmaca oynuyorlardı. Hatta bir keresinde yan yana geçmişler, ama sis, olası bir çatışmayı önlemişti!
Ve Nihayet Nelson, Fransız donanmasını Mısır’ın Nil Deltası’ndaki Ebubakir koyunda kıstıracaktı. Tarihe Nil Savaşı olarak da geçen bu çatışmada Mısır seferindeki Napolyon’a denizden destek veren ve lojistiğini sağlayan Fransız donanmasının başındaki isim Amiral François-Paul Brueys D’Aigalliers’di.
Tarih 1 Ağustos 1798’i gösterirken, komutasındaki on dört parça gemiyle Fransız hatlarına yaklaşan Nelson, Fransız gemilerinin, sancak tarafları açık denize dönük olarak demirlemiş ve birbirlerine zincirlerle bağlanmış olduklarını fark etti. Fransızlar böylelikle İngilizlerin aralarından geçmesini engellemeyi planlıyordu. Ama büyük bir taktisyen olan Nelson, buna cevap vermekte gecikmeyecekti. Donanmasını ikiye ayırdı. İlk grup sahil ile İngilizler arasına girmiş, ikinci grupsa, doğrudan Fransızlar üzerine ilerleyerek topçu ateşine başlamıştı. Bu arada gecenin karanlığında da istifade eden Nelson, demirlemiş düşmana karşı, serbest hareket avantajını da kullanıyordu. Sonuçta Nelson, bu savaşta sağlam olan diğer gözünden kısmen yaralansa da, şiddetli bir çarpışmanın ardından Napolyon’un sudaki diğer ayağını kesip atmayı başarmıştı. Büyük Fransız kumandansa o esnada diğer ayağı ile karada Osmanlılara karşı savaşıyordu.
Nelson’un bu zaferi gerçekten denizcilik tarihi açısından takdire şayandı zira Fransızların, aralarında yüz yirmi toplu yüzen savaş makinesi, efsanevi L’Orient de olmak üzere, on yedi savaş gemisi vardı. Sonuç olarak Akka kalesi önünde de Osmanlılar tarafından durdurulan Napolyon’un Mısır seferi, tam bir hüsranla neticelendi. Denizden Nelson, karadan Osmanlı, Napolyon’a geçit vermemişti.

Fransız bayrak gemisi Orient infilak ediyor.
Nelson’un bu başarısı, Osmanlı padişahı III. Selim tarafından göz ardı edilmeyecekti. Mademki Nelson, dolaylı da olsa Osmanlı çıkarlarına hizmet etmişti, o halde ödüllendirilmeliydi. Sultan Selim, Osmanlı tarihinde ilk kez bir yabancı askere kavuklarından birinin sorgucunu ihsan etmiş, bununla da kalmamış, Osmanlı tarihinin ilk askeri nişanı olan ‘Osmanlı Hilali’ de bu büyük İngiliz denizcisine verilmişti.
Tarihçiler, savaşın stratejik önemine bakarak, Nelson’un Nil’deki bu başarısını kariyerinin en önemli olayı olarak görürler. Nelson, Nil Savaşı’nın ardından Kırmızı Amiralliğe yükselmiştir.
Kaynakça
Ali Çimen, Tarihi Değiştiren Askerler, Timaş Yayınları, İstanbul, Eylül 2007
İlkin Başar Özal, Muharebelerle Kısa Dünya Tarihi, Timaş Yayınları, İstanbul, 2021