Çarşamba, Kasım 29, 2023
Ana SayfaKültürKırgız Türkleri ve Kırgızistan Tarihi

Kırgız Türkleri ve Kırgızistan Tarihi

Türk Dünyası’nın ne denli geniş ve Türk kavimlerinin ne denli farklı olduğunu hepimiz çok iyi biliriz. Zira tarih içinde çok geniş bir alana yayılan Türkler, doğal olarak farklı toplumlarla da etkileşimlere girmişler, farklı coğrafyalarda yaşamışlardır ki bu durum kültürel alanda olduğu gibi genetik-orijin alanında da kendisini göstermiştir. Bu bağlamda çekik gözlü kandaşlarımız olan Kırgızları ve onların kısa tarihlerini ele alarak bu durumu vüzuha kavuşturmaya çalışalım.

Kırgızlar Kimlerdir?


Kırgız Adının Kökeni

Oğuz Türkleri’nden olan Kırgızlar, coğrafi etkenler nedeniyle Çinlilerle bir hayli etkileşime girmiş bir topluluktur. Bu Türk Kavminin isminin etimolojik kökenini araştıran tarihçiler, hem Çin kaynaklarında hem de Kırgızlar’ın ünlü destanı olan Manas Destanı’nda bu ismin “Kırk Kız” isminden geldiği üzerinde durmuşlardır.

Zira Manas’ta da yer alan bir efsaneye göre, Kara Han topraklarında Kırk Kız ile Oğuz Erkekleri’nin evlenmeleri sonucu, bu evliliklerden doğan milletin Kırgızlar (Kırk Kızlar) ismiyle anıldığı dile getirilmiştir. Dolayısıyla burada bahsedilen 40 kız –büyük ihtimalle Çinli olup- Oğuz Türkleri’nin bu 40 kızdan sahip olduğu çocukların bu isimle anıldığı düşünülmektedir ki Kırgızların melez genetik özellikleri bu teoriyle uyuşmaktadır.


Efsanenin bir diğer söylencesine göre ise, biri erkek biri kız iki Türk kardeşin çeşitli sebeplerle yakılarak öldürülmesi ve bunların küllerinin bir nehre saçılması, o nehirden su içen 40 kızın da hamile kalıp, ayıplanmamak için dağlarda doğum yapmaları ve bu dağlarda doğan çocukların Kırk Kız diye anılmasıdır. Bu bağlamda Türk Mitolojisini de hiç yabana atmamak gerekir.

Bunların dışında Kırk-İz ya da Kırk Uz (Kırk Oğuz) gibi etimolojik teoriler de vardır ki bunlar da akla ve tarihsel gerçekliğe bir hayli yatkın teorilerdir.

Kırgızların Kısa Tarihi

Orta Asya’da Köktürkler döneminde Kögmen Dağları’nda yaşayan Kırgızlar, 840 yılında Uygur Devleti’ne son vererek bu topraklarda kendi devletlerini kurmuşlar ve sonrasında da Karahanlılar Dönemi’nde Müslüman olmuşlardır. –Ki Karahanlılar da Uygur Bölgesi’nde hüküm sürmüştür.)


Özellikle 17.yy’dan sonra Çarlık Rusya’sının Orta Asya’daki yayılmacı politikaları sonucu Rus nüfuzuna giren Kırgızlar, Orta Asya’da bu dönemde gerçekleşen toplumlar arası çatışmalardan kaçınmak için kendi istekleriyle Rus nüfuzunu kabul etmişlerdir. Bu durum her ne kadar Türklerin genel mizacıyla uyuşmasa da buradan Kırgızların savaşçılık özelliklerinin zayıf olmasından dolayı bunun bir zorunluluk hâline geldiği anlaşılmaktadır. Hiç şüphesiz burada Rusya’nın Türk topluluklarını önce birbirlerine karşı kışkırtıp, sonra da sözümona koruyucu-kurtarıcı bir rol üstlenmeleri de feraset sahipleri için ibret alınması gereken bir durumdur.


1820’lerde Rusya tarafından sömürgecilik için fiilen işgal edilen Kırgızistan, 1991’de Sovyetler’in dağılmasıyla bağımsız olmuş ve özellikle Sovyetler dönemindeki asimilasyon politikalarına direnerek milli benliklerini korumayı başarmışlardır. Bu geçiş sürecinde özellikle Özbekler ve Kırgızlar arasında yüksek dozda gerilim ve çatışmalar yaşanmış, bir anlamda Ruslar çekilirken bile kardeşleri birbirine düşürmeden işin ucunu bırakmamışlardır. Ne acıdır değil mi? en büyük düşmanını görme de kardeşinle cenk eyle.

BENZER İÇERİKLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler İçerikler