Osmanlı’da Çini ve Çiniciliğin Tarihi
Sultanahmet Camii
Çinicilik, geçmişi 11. yüzyılda Karahanlılar’a dayanan, ancak 16. yüzyıl Osmanlı Devleti’nde zirveye ulaşmış geleneksel bir Türk el sanatıdır.
UNESCO’nun “somut olmayan kültürel miras” listesine alınmış olup Bursa-İznik’in yanı sıra Kütahya, Edirne ve Çanakkale’de üretimi yaygındır. Çiniler, kelimenin tam anlamıyla bu şehirlerin “kent kimliğinin” önemli bir unsurunu oluşturuyor. Ancak çinicilik sanatı bu şehirlerimizin ekolleriyle diğer şehirlerde de icra edilmeye devam edilmektedir.
Çinicilik;
- • Estetik görgünün
- • Mutfak kültürünün
- • Kainat ve doğa pratiklerinin
- • Mimaride mekan algısının
gelecek kuşaklara aktarılması adına büyük bir fonksiyon eda etmektedir. Çinilerdeki semboller ve renk kullanımı, bugüne kadar uzanan estetik anlayışını, yaşam tarzını ve dini-dünyevi görüşleri yansıtmaktadır. Özetle çinicilik, geçmiş ile bugün arasındaki kültürel bağı güçlendirmektedir.

Çiniciliğin Türleri: Kaşi ve Evani
Genel kullanım alanları cami, türbe ve saray gibi mimari yapılar olan çiniler iç ve dış süslemelerde kullanılan görsel güzelliklerdir. Cam tozu, kuvars ve kil, çini yapımında temel malzemeler olarak kullanılmaktadır. Fırınlanıp öğütülen söz konusu malzemeler, hamur haline getirildikten sonra şekil verilmektedir. Tüm bu aşamalardan sonra nihayet fırında pişirme işlemi uygulanır.
Geleneksel el sanatımız çinicilik;
- • Duvar çinileri: Kaşi (Cami, türbe ve saray gibi yapılarda kullanılanlar)
- • Kullanma çinileri: Evani (Vazo, tabak, sürahi, kase, kupa gibi süs eşyaları)
olarak ikiye ayrılmaktadır. Her ikisi de usta-çırak ilişkisi ile yıllar boyunca günümüze kadar aktarılmış, bulundukları devrin ekonomik canlılığına da hizmet etmiştir.
Çinilerdeki Şekiller Ne Anlatıyor

Kendine has bir yapım ve süsleme süreci olan çinicilik;
- • İnançlar ve kozmik düşünceleri yansıtan geometrik şekiller
- • Bitki temalı veya hayvan figürleri
içeren farklı renk kompozisyonlarını yansıtmaktadır. Beyaz veya lacivert fona kobalt mavisi, kırmızı, turkuaz ve yeşil renk kullanımı yaygındır. Tabiatla ilgili geleneksel yapım sırları ve süsleme teknikleri, kuşaktan kuşağa “reçeteler” ile bugüne kadar aktarılmıştır. Yapımında bir işbölümü söz konusudur. Buna göre;
- • Şekillendirme yapanlara çarkçı
- • Dekor ve süsleme yapanlara tahrirci
- • Desenlerin içini dolduranlara boyacı
- • Fırınlama işini yapana fırıncı
adı verilmektedir.
Çinicilikte İki Zirve: Kütahya ve İznik
Kütahya’da ilk kez 14. yüzyıl sonlarında yapılmaya başlanan çinicilik, İznik’in bu alanda popüler olmasıyla birlikte 16’ncı yüzyılın ikinci yarısında zirve yapmıştır. İstanbul’un çini ihtiyacı, Kütahya’daki çini atölyelerinin kurulmasını lüzumlu kılmıştır. 18. yüzyıla gelindiğinde çinicilik İznik’te kaybolma tehlikesi ile yüz yüze gelmiş ve bu durum Kütahya’yı zirveye çıkarmıştır.

Çinili Köşk
Öte yandan özellikle ilk Osmanlı döneminde kullanılan İznik çinileri ise,
- • 1421-Bursa Yeşil Cami
- • 1426-Bursa Muradiye Cami
- • 1433-Edirne Muradiye Cami
- • 1472-Çinili Köşk
gibi yerlerde kullanılan sırlı boya veya mozaik teknikleriyle üretilmiş olanlardır. Turkuaz, lacivert, siyah ve mavi renkler hakim olup geometrik şekiller tercih edilmiştir. Kaşi ve evani ayrımı bu devirde doğmuştur. Çinicilik bugün 2015 yılı rakamlarıyla 5000 adet atölyede icra edilmeye devam eden bir “geleneksel Türk el sanatı” olma özelliğini sürdürmektedir.