Buhara, Türk-İslam tarihinde önemli role sahiptir.
Büyük mütefekkirler, alimler ve sanatçılar bu diyarda yetişmiş ve insanlığa örnek teşkil edecek eserler bırakmışlardır. İslam sonrası Buhara medeniyeti İslam ile şekillenmiş ve gelişmiştir. Moğol istilası, Orta Asya’daki hanlıklar arasında gerçekleşen çekişmeler ve Rus istilası zamanında bu kutsal diyar harap olmuş olsa da, medeniyetini ve geleneklerini yitirmemiştir.
Ahşap Oymacılığı
Ahşap oymacılığı sanatı, Buhara’da en çok kullanılan sanat türlerinden biridir. Orta çağda yapılan camilerinin ahşap sütunlarının yanı sıra güzel süslü oyma kapılar da burada gelişmiş medeniyetin nadir örneklerindendir. Özellikle, Buhara’daki Şeyh Seyfeddin Baherzi (14. yüzyıl) türbesindeki ahşap oyma örnekleri son derece mükemmel ve zariftir.
Hoca Zayneddin camisi (16. yüzyıl) ve Bahauddin Nakşıbend türbesi‘ndeki oyma tavanlar ve sütunlar ile Balahavuz Cami‘nin (20. yüzyıl) ahşap oyma desenleri, Buhara’nın 18 ve 20. yüzyıllarda oyma sanatının son derece geliştiğini gösteren örnek eserlerdir.

Buhara’da yeni inşa edilen binalar da ahşap oymacılığı sanatı ile dekore ediliyor.
Bakır İşlemeciliği Sanatı
Bakır işlemeciliği sanatı uygulamalı sanat türlerinden biridir. İslami desenler kullanarak sarı ve kırmızı lale, levha, tabak, tepsi, bakır bardak ve diğer sarı ve kırmızı metal ürünlerin çizme, oyma ve nakış işleme sanatıdır. Başlangıçta, bakır ürünlerine efsanevi kahramanlar resimleri aksettiriliyor idi. İslam medeniyeti etkisiyle insan figürleri yerini sanat eseri derecesinde işlenmiş hattatlık numuneleri almıştır. 19. yüzyılın son çeyreğinde ucuz ürünlere olan talebin artması, sanayide nakış işlenmiş bakır ürünlerinin çok miktarda üretilmesine neden oldu. Bu durum bakır işlemeciliğini sanatının belli bir derecede zayıflamasına yol açtı.

Buhara Bakır İşlemecilik Okulu, esas olarak 19. yüzyılda nesnelere kesme usulde şekil verme sanatı olarak şekillenen sanat turudur. Buhara bakır işleme ürünleri sade ve zariftir ve desenleri karmaşık ve naziktir. Buhara okuluna ait eserlerin desenleri biraz daha büyük ve çoğunlukla mimari eserler ile süslenmiştir.
Günümüzde, Buhara Bakır İşlemecilik Okulunda yetenekli gençler hüner sahibi olarak büyük ustalarının geleneklerini sürdürmektedirler.
Buhara Seramik Sanatı
Özbek halkının yüzyıllardır koruduğu ve geliştirdiği gelenekler ve değerlerin hayat sınavlarından geçerek insanların kalbinde derin yer alması sebebiyle bu değerler bütün Özbek halkı için kutsaldır. Milli değerleri korumak, modern gereksinimlere göre geliştirmek ve gelecek nesillere aktarmak, vatana ve değerlerine önem veren her zanaatkarın kutsal görevidir. Bağımsızlık ve zanaatkarların büyük çabaları sayesinde unutulmuş değerlerden biri olan Buhara seramik sanatı tekrar yükselmiş ve eski ihtişamına kavuşmuştur.

Buhara seramikleri iki türe ayrılır: seramik ve spol çömlek. Günümüzde Gijduvan seramikleri, Özbekistan’daki seramik merkezleri içinde ayrı bir yere sahiptir. Buhara’daki Gijduvan seramik çömlekleri kahverengi-sarı renkleri ile diğer seramik çömleklerden farklıdır.
2000 yılında, Abdulla Narzullayev tarafından Gijduvan’da bir çömlek kompleksi kuruldu. Kompleksinde seramik müzesi, milli seramik ve nakış atölyeleri mevcut. Günümüzde müze büyük ölçüde ziyaretçiler tarafından rağbet görüyor ve her sene binlerce yerli ve yabancı turist müzeyi ziyaret ederek Buhara çömlek sanatıyla yakından tanışma fırsatı buluyorlar.
Nakış İşlemeli Kıyafetler Sanatı
Buhara Nakış İşlemeli Kıyafetler Sanatı, antik çağlardan kalma uygulamalı bir halk sanat turudur. Arkeolojik araştırmalarda elde edilen parçalar ve tarihi kaynaklardan, 1. ve 2. yüzyıllarda, Buhara’da nakış işlemeli kıyafetlerin yaygın olduğu bilinmektedir. Narşahi, Buhar-Hudad’ın Sultanı Malike Kabac Hatun’un nakış işlenmiş kıyafetlerinden birinin fiyatının 7. yüzyılda 200 bin dirhem olduğunu yazmıştır.

Semerkant’a 1403-1406 yılları arasında seyahat eden İspanyol elçi Rui Gonzalez de Clavijo, Emir Timur’un sarayındaki nakış işlemeli kıyafetler ve sofralardan birçok kez bahsetmiştir. Bu, Buhara’daki nakış sanatının 14-15. yüzyıllarda daha da geliştiğini göstermektedir.
Buhara’da nakış işlemeli kıyafet sanatı 19. ve 20. yüzyılın başlarında gelişmiş idi. O dönemde bu alanla çoğunlukla erkekler ilgileniyordu. Buhara’da 20. yüzyılın başlarında 350 nakış işleyici usta vardı. Saray atölyeleri, Emir ve ailesi, saray ayanları başta olmak üzere Buhara’daki varlıklı aileler için faaliyet göstermişlerdir. Buhara Emirlerinin nakış işlenmiş kıyafetleri günümüzde Özbekistan’daki müzelerde sergilenmektedir.
Buhara’daki Emirlik idari sisteminin çöküşünden sonra, hemen hemen bütün uygulamalı sanatlar gibi bu sanat da zayıflamıştır. 1963 yılında, Buhara’da nakış işlemecilik fabrikası kurulmuş ve bağımsızlık sonrası 2003 yılında Zarkon Limited şirketi kurulmuştur.
Bağımsızlık yıllarında, Buhara Nakış İşlemeli Kıyafetler Sanatı kendi küllerinden doğan kuş gibi yeniden canlanmıştır. Milli gelenekleri yeni tecrübeleriyle zenginleştiren çok sayıda nakış ustası ödüllendirilmiş ve faaliyetlerini sürdürmeleri için desteklenmiştir.