Açıkçası 2009 yılında yaptığım Bosna seyahatimde gördüğüm Blagay Tekkesi beni hem çok şaşırtmış hem de çok duygulandırmıştı. Mostar Bölgesi’nde, Neretva Nehri’ne bağlanan Buna Nehri’nin doğduğu yerdeki bu Türk Tekkesi, ruhumda adeta fırtınalar estirmiş, ecdadın o cihanşumül ülkülerini duygulanarak hatırlamıştım.
Tekke Kültürü
Büyük Türk Mutasavvıfı Hoca Ahmet Yesevi tarafından başlatılan Tekke Kültürü, asırlar boyunca hem Türklüğün hem de İslâmiyet’in sembolü olmuş çok önemli bir unsurdur. Hoca Ahmet Yesevi’nin talebeleri, yâd ellere, düşman diyarlara bile gidip tekkeler açmışlar, insana insan olma nazariyesinden bakıp, dinine, diline, milletine bakmadan hizmet etmişler ve böylece hem gönülleri İslâmiyet’e uyandırıp hem de Türk Devletleri’nin fetihlerini kolaylaştırmışlardır. Zira gönüller fethedildikten sonra, fiili fetihler çok daha kolay olmuştur.
Bosna’da devasa bir kayanın dibinden çağlayan dev Buna Nehri zaten kendi varlığıyla bile adeta sizleri büyülerken, hemen bu dağ dibinde, nehir başında, o dönem için medeniyetten çok uzak olan bu yerde bizim alperenlerimizin ne işi vardı gerçekten medeniyetimizi bilmeyenler için anlaşılması zor bir durumdur.
Blagay Tekkesi’ni Kim Kurdu?
Blagay Tekkesi’nin kuruluşu Fatih Dönemi’nde Bosna’nın fethinden sonra olarak bilinse de bazı alperenlerin buraya çok daha önce geldikleri düşünülmektedir. O dönemde Ortodoks ve Katolik inançların dışında Bogomil inancına sahip olan Boşnaklar, bu tekkeyi açan Alperenler sayesinde Müslüman olmuşlar ve dinlerini günümüze kadar korumuşlardır.
Teslis inancını reddeden ve Hz. İsa’yı Yaratıcı’nın oğlu değil, Peygamberi olarak gören Bogomil anlayışı, Boşnak Halkı’na İslâmiyet’in hoşgörüsü ve Türk’ün adaletiyle yaklaşan alperenlerimiz sayesinde İslâm dininin kabulüne dönüşmüştür.

Sarı Saltuk
Tekkeyi açan alperenlerin en bilineni Sarı Saltuk’tur ki, kendisi bir Bektaşi Şeyhi olarak da bilinmektedir. Anadolu ve Rumeli’nin fethinde büyük rol oynayan bu büyük akıncı, bu kudretli alperen, bir yaratılış harikası olan Buna Nehri’nin kıyısına, bu kuş uçmaz, kervan geçmez yere yerleşip Boşnaklara hizmet etmiş, onlara Türk’ün töresini ve İslâmiyet’in ahlakını öğretmiş ve hayatının sonuna kadar da Osmanlı’nın fetih bayrağı gibi olan tekkesini terk etmeyip, ölümünden sonra buraya gömülmüştür.
Blagay Tekkesi’ne gidip de duygulanmamak, hüzünlenmemek mümkün değil dostlar. Türk’ün Bosna’ya vurulan mührünü, İslâm’ın Bosna’da hâlâ dalgalanan 550 yıllık sancağını görmek isterseniz, Bosna’ya yolunuz düştüğünde buraya mutlaka uğrayın. Ha bir de Buna Nehri’nde yetişen Kırmızı Benekli Alabalık yemeden de dönmeyin Blagay’dan. Kısacası hem ruhunuzu hem de karnınızı doyurabileceğiniz eşsiz bir yer Blagay.